Başka Canımız Yok Derneği adına Zeynep Kotan tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
" Biz bugün burada evlatlarını, kardeşlerini, eşlerini, annelerini, babalarını, torunlarını, yeğenlerini, en sevdiklerini 21 Ocak 2025 gecesi Grand Kartal Otel'de kaybetti
"KATLİAM YAŞANDI"
O gece yalnızca bir yangın çıkmadı. O gece göz göre göre gelen, bile bile yapılan ve engellenmeyen bir katliam yaşandı. Bunun adı ihmal değil, bunun adı cinayettir. Grand Kartal Oteli, Kartalkaya'daki en büyük ve en bilinen otellerden biri. Otelin sahipleri ve yöneticileri bu binayı avuçlarının içi gibi tanıyordu. Yangın riskini, güvenlik açıklarını, eksik yangın tüplerini, olmayan yangın merdivenlerini, yıllardır bakımı yapılmayan sistemleri biliyorlardı. Ve biliyorlardı ki bir yangın çıkarsa burada insanlar ölecek. Yine de hiçbir önlem almadılar.
"MİSAFİRLER UYANDIRILMADI"
"Ne yazık ki yangın sırasında bile Grand Kartal Otelin sahipleri, yöneticileri ve çalışanları hiçbir şey yapmadı. Ne bir uyarı verdiler, ne bir alarm sistemi devreye girdi. Misafirler tek bir kelimeyle tek bir bile uyandırılmadı. Onlar arabalarını kurtarmaya giderken bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu. Bizim sevdiklerimiz ölümden ölüm beğenirken otel sahipleri çoktan karşı otele geçmiş. Meyvelerini yiyorlardı. Bu nasıl bir umursamazlık Nasıl bir merhametsizlik, nasıl bir vicdansızlıktır? Biz her şeyi takip ettik, ediyoruz. Olaydan yalnızca bir ay önce hazırlanan ve otelde yangın önlemlerinin eksikliğini açıkça ortaya koyan, ancak otel sahiplerinin bu önlemler çok masraflı olur diyerek geri çektirdiği raporunu biliyoruz. Bu ihmale göz yuman yetkilileri, yangının söylenenden daha erken başladığını, yangın anında yalnızca ayrıcalıklı misafirler için yapılan kurtarma operasyonunu tüm otel yöneticilerinin ve personelinin kurtulduğunu, bilirkişi raporunda da açıkça belirtilen altın Zamanın, canlarımızı kurtarmak için değil, otel sahiplerinin arabalarını çıkarmak için kullanıldığını, karartılan delilleri, çilinen kamera kayıplarını da biliyoruz. Artık tek bir beklentimiz var.
"ŞEFFAFLIKLA YÜRÜTÜLSÜN"
Yargılama süreci şeffaflıkla yürütülsün ve tüm gerçekler gün ışığına çıksın. Biz bugün burada, bu katliamda sorumluluğu bulunan herkesin ve her kurumun hesap vermesini talep ediyoruz. Bugün sanık sandalyesinde oturanlara ek olarak, görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında da derhal soruşturma izinlerinin verilmesini bekliyoruz. Bilirkişi bu yangında birinci dereceden sorumlu olduğu belirtilen Kültür ve Turizm Bakanlığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İçişleri Bakanlığı hiçbiri bu zamana kadar soruşturma izni vermedi. Yasalar çerçevesinde verilmesi gereken bu izinlerin bir an önce verilmesini bekliyoruz. O gece yetmiş sekiz can yitirdik. Otuz altısı çocuktu. Ölenlerin yaş ortalaması yalnızca yirmi yedi buçuktu. Yani hayatlarının daha başındaydılar. Onlar yeni bir yüzyıla umut atmış bir tuşağın temsilcileriydi. Ama iki bin yirmi beşin bir kış gecesinde İsmail'in ve aç gözlülüğün karanlığında nefessiz bırakıldılar. Biz çocuklarımızı, kardeşlerimizi, torunlarımızı geleceğe hazırlıyorduk mezara değil. Onların öldüğü yer bir savaş alanı değildi, bir tatil oteliydi. Sabah kayak yapacaklardı. Ama sabaha ulaşamadılar Çünkü o binada bulunanlar ve o binaya göz yumanlar kendi keyifleri ve maddi çıkarları uğruna bu ülkenin gençlerini, çocuklarını bile bile ölüme terk ettiler. Biz buradayız. Yaşımızı bir kenara koyduk. Canlarımız için dimdik ayaktayız. Susmaya Kim susarsa, kim geri durursa bu katliama ortak olur. Bu dava sadece bir adalet arayışı değil, bir insanlık sınavıdır. Kartalkaya'da sadece canlar değil, güven duygusu da yanıp kül oldu. Ama biz bu türlerden adaletin ateşini yakacağız. Evlatlarımız için insanlık için bu ülkenin onuru için."